بِيَدِهِ الْخَيْرُ (biyedihil hayr) Yani, her hayır Onun elindedir. Her yaptığınız hayrat (hayırlar) Onun defterine geçer. Her işlediğiniz a'mâl-i saliha (Allah için yapılan işler), yanında kaydedilir. İşte, şu kelime, cin ve inse nidâ edip (seslenip) müjde veriyor. Diyor ki:

Ey biçareler! Mezaristana göçtüğünüz zaman, "Eyvah, malımız harap olup sa'yimiz (çalışmamız) hebâ oldu (boşa gitti). Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik" demeyiniz, feryad edip me'yus (ümitsiz) olmayınız. Çünkü sizin herşeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl (1) sizi celb edip (çekip) yeraltında muvakkaten (geçici olarak) durdurur, sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat (zorluklar) bitti; ücret almaya gidiyorsunuz.

Evet, geçen baharın defter-i a'mâlinin (amel defterinin) sahifeleri ve hidemâtının (hzimetlerin) sandukçaları olan tohumları, çekirdekleri muhafaza eden ve ikinci baharda gayet şâşaalı (gösterişli), belki yüz derece aslından daha bereketli bir tarzda muhafaza eden, neşreden (yayan) Kadîr-i Zülcelâl (2), elbette sizin de netâic-i hayatınızı (hayat neticenizi) öyle muhafaza ediyor ve hizmetinize pek kesretli (çok) bir surette mükâfat verecektir.

(1)      Zat-ı Zülcelal: Sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, (Allah)

(2)      Kadir-i Zülcelal: Sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve kudreti herşeyi kuşatan (Allah)