|
|
|
|
|
 |
|
 |

وَحْدَهُ (vah de hu) Şu kelimede şifalı, saadetli bir müjde vardır. Şöyle ki:
Kâinatın ekser (çoğu) enva’ıyla (türleriyle) alâkadar ve o alâkadarlık yüzünden perişan ve keşmekeş (karışıklık) içinde boğulmak derecesine gelen ruh-u beşer (insan ruhu) ve kalb-i insan (insan kalbi) وَحْدَهُ kelimesinde bir melce’(sığınak), bir halaskâr (kurtarıcı) bulur ki; onu bütün o keşmekeşten, o perişaniyetten kurtarır. Yani, وَحْدَهُ manen der:
“Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip (küçültüp) minnet çekme, onlara temelluk (dalkavukluk) edip boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünki Sultan-ı Kâinat (1) birdir, herşey’in anahtarı onun yanında, her şey’in dizgini onun elindedir; herşey onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.”
(1) Sultan-ı Kainat : Kainatın idarecisi olan (Allah) |
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|